Aytmatov’un Son Romanı: Ebedi Gelin
Değişmez olan bir gerçek var: Hiç kimse önceden kaderini, başına gelecekleri bilemez; sadece hayat bunu gösterir. Kader, başka türlü nasıl olurdu ki?
Değişmez olan bir gerçek var: Hiç kimse önceden kaderini, başına gelecekleri bilemez; sadece hayat bunu gösterir. Kader, başka türlü nasıl olurdu ki?
İkinci Dünya Savaşının gazaplı günlerinde, yaşanan acıların, çekilen çilelerin ve dayanılmaz özlemlerin bulut bulut her yana yayıldığı, her gönülü yaktığı zulmet havasında, onca kötülüğe karşın iyiye tutunma çabalarını unutturmayan bir öykü.
Dede, torun ve doğa ilişkisi izleğinde kurgulanan, öykünün Kırgız Türkçesindeki adı, Ak Keme. Ak sözcüğü Türkiye Türkçesinde de yaygın olarak kullanılmasına karşın, Arapçadan dilimize geçen beyaz karşılığı seçilmiş ve çeviriyle aynı söz farklıymış algısı oluşmuş. Ne yazık ki bu türden çeviri yanlışları, özellikle Türk topluluklarının yapıtları
İkinci Dünya Savaşı, Alman-Sovyet cephesinde, Türk’ün Türk’e kırdırıldığı hileli bir savaştı. Sözde, Almanlarla Ruslar savaşıyordu ama cepheye sürülenler Türklerdi.