Yanbolu’dan İstanbul’a Zorunlu Göç
İhsan Koza takma adıyla İhsan İpekçi tarafından yazılan öykü, 1946 yılında yayımlandı.
Yazar İhsan İpekçi’nin, aynı zamanda dönemin etkin film yapımcısı olması, öyküye kurmaca yolunu da açtı.
Yazıldığı yıl sinemaya uyarlanan öykü, 1965 ve 1971 yıllarında, ilki siyah beyaz, ikincisi renkli olarak Ertem Eğilmez yorumuyla izleyiciye sunuldu.
Öyküde, Osmanlı Devletinin çöküşü ve işgallerle sonuçlanan emperyalist saldırıların neden olduğu Balkan acıları, günümüzde Bulgaristan sınırları içinde kalan Yanbolu‘da başlayan, İstanbul’da sonuçlanan özlem yüklü bir sevgi üzerinden aktarılıyor.
Senede Bir Gün, Türk Yurdu Yanbolu’yu ana yurdun bir parçası, orada yaşayanları yurttaş olarak resmeden, unutulmadığını vurgulayan bir yapıt olması yönüyle, direnen, yenilgiye ve yitime karşı umudunu yitirmeyen Türk ruhunu da simgeleştiriyor.
Sürgünden soykırıma uzanan baskılarla göçten başka çıkış yolu bırakılmayan sivil Türklerin, yurtlarından koparılışı, Nazlı ve Emin adlı iki gencin birbirinden koparılışıyla özdeşleşen bir izleğe oturtuluyor.
Yanbolu’nun köklü ailesinin, anayurda kaçışı sırasında saldırganları oyalamak üzere geride kalan Emin, vurulur, ama ölmez. Nazlı, ailesiyle İstanbul’a ulaşırken, Emin tutuklanır ve ağır yaralı olarak esir toplama alanına götürülür.
Nazlı, İstanbul’da Emin’e ulaşmak için her kapıyı çalar, ancak sonuç alamaz. Belirsizlik sıkıntısı ve ayrılık acısıyla Nazlı hastalanır. Doktorunun ilgisi, Nazlı’yı iyileştirmekten onu sevmeye evrilince, babasının da etkisiyle evlenmeye karar verirler. Ancak, nikah kıyıldığı gün öldü sanılan Emin, cebinde Nazlı’nın saçının perçemiyle işleyip ona verdiği çevresiyle çıka gelir.
Nazlı’nın babası, Emin’e iş işten geçti tavrıyla durumu açıklar. Sevgiye saygı duyanların olgunluğu, öyküyü unutulmaz kılacak yere taşır; çocukluktan beri birbirini seven iki genç son kez görüşürler. Emin ve Nazlı ayrılırken Senede Bir Gün kararını verirler; her yıl, aynı gün ve saatte, aynı yerde buluşacaklardır.
Okur Görüşlerine Açık Sayfa