Ankara’nın Tarihi Mirası
Ankara’nın tarihi bir kimliği var, fakat bu kimlik çok hızlı yıpranıyor. Bu kimliği koruma adına yapılanlar ise hem yeterli değil, hem de arabesk bir görüntü oluşturuyor.
Ankara’nın tarihi bir kimliği var, fakat bu kimlik çok hızlı yıpranıyor. Bu kimliği koruma adına yapılanlar ise hem yeterli değil, hem de arabesk bir görüntü oluşturuyor.
Girdiğimiz mezarlıkta Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim ve dualar okur, gayrı Müslimlere toprağı bol olsun deriz. Mezarlıklar kalpleri törpülüyor, hisleri yağmur dolu bulutlara çeviriyor.
Bir dakika sonra ayrılmışlardı. Feride, uzun bir susuzluktan sonra berrak bir dereden kana kana su içen bir kuş gibi canlanıyor, ayağını yere vurup yüzünü göstermemek için bir yandan bir yana çevirerek: - Ne ayıp, Yarabbi, ne ayıp! Sen sebep oldun vallahi, sen sebep oldun, diye hırçınlaşıyordu. Yanlarındaki ağacın
Türk’ün Soy Kütüğü, Ebulgâzi Bahadır Han’a ait olan Şecere-i Türk adlı eserin, Prof. Dr. Necati Demir tarafından Türkiye Türkçesine aktarılmış hâlidir.
Toplumda var olanlar romanda hâlâ vardır, ancak her insanın söyleyemeyeceği biçimlerde anlatılmıştır. Bu da yazarın anlatma becerisidir.
“Deli Mustafa ve komutanı Ömer Paşa, aynı İsveçli kıza âşık olurlar. Sevdikleri kız uğruna iki erkek kıyasıya kavgaya tutuşurlar. Deli Mustafa komutanı Ömer Paşayı hançeriyle öldürür. Deli Mustafa yargılanır ve Karlshamn kalesinde idam edilir.”
Nihal Atsız’ın, arı duru Türkçeyi temel alan yaklaşımla öyküleştirdiği Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler adlı yapıtı yalnızca ilk bölümüyle MEB Yayınlarınca yayınlandı. Betiğinde, ünlü “Şefaat ya Resulallah” yerine şaşkınlıkla söylenen “Seyahat ya Resulallah” sözünü ağızdan çıkaran ortamın büyüsünü, olağanüstü güzellikte betimlerken, Seyahatname’yi bir bilim adamı titizliğiyle inceledi.
Elçi yine gözleri yerde, geri geri gitti. Ortadaki neferin omzundan topuzu aldı. Bu gayet ağır, altın yaldızlı, sarı parlak kabzalı bir aletti. Yere bakarak yürüyor, gülümsüyordu. Bütün gözler hareketini takip ediyordu. Tahtın önüne geldi. Ansızın…
Sebebi ne olursa olsun, som altından yapılma ay-yıldız, yaklaşık yüz elli yıl Viyana’nın en görkemli katedralinin zirvesinde kalmış. 1680’lerin sonunda ise ay-yıldızın yerine haç takılmış.
Aman ya Rabbi, iki yüz elli bin lira… Elimin altında, bu kitapta iki yüz elli bin lira var! Fakat acaba mümkün olup bunu meydana çıkarabilecek miyim? İki yüz elli bin lira!.. Sen aklımı koru Allah’ım!..