İnce Belli, Kırmızı kuşaklı
Beni tanıyanlar ayrıntılara çok önem verdiğimi bilirler, hatta kimileri bu yüzden kınarlar. Oysa çoğu yaşamın güzelliklerinin ayrıntılarda gizli olduğunu bilmez. Gözden kaçıveren o kadar çok güzellik vardır ki ayrıntılarda. Ya da farkındadırlar bu güzelliklerin ama zamanında değerini bilmezler. Görmezler onu, ancak yitip gittiğinde kadri bilinir. Bir çoğumuz yaşam boyu “yaa bir zamanlar şöyle bir şey vardı, ne kadar güzeldi” diye başlayan bir cümle kurmuşuzdur mutlaka ama o şey artık yoktur.
Ben çoktandır şöyle ince belli, ortasında ve ağzında kırmızı bir kuşak olan çay bardağı arıyorum, çocukluğumda ve yeni yetmeliğimde höpürdete höpürdete tavşan kanı mis gibi çaylar içtiğim o bardağı. Yitip giden çocukluğumun güzellikleri gibi o da gitti. Belki bir yerlerde hâlâ vardır ama ben bulamıyorum. Aslında biraz da bulmak istemiyorum, bulduğumda o günlerdeki tadı alamayacağımı bilerek. Çünkü İngiliz usulü çay fincanlarına, o devasa, üstünde her çeşit yazının, desenin yer aldığı, hatta kendi resminizi bile bastırabildiğiniz kupalara transfer olalı çok oldu. Onların da güzelliğini yaşamaya çalışıyorum ama nerde o cânım ince belli, kırmızı kuşaklı çay bardakları.
Tüm bunları anlattığım bir dostum, geçenlerde bana sürpriz olsun diye ince belli kristal bir bardakla ikram etti çayı. Memnuniyetsizliğim yüzümden okunmuş olmalı ki, çayı mı, bardağı mı sevmediğimi sordu. Çay da güzeldi, bardak da. Bardağın ince bir beli vardı ama kırmızı kuşağı yoktu. Nereden geliyor diye sordu dostum, bu ince belli, kırmızı kuşaklı çay bardağı sevdası? Bilmem dedim, ona verecek doğru dürüst bir yanıt bulamadım, seviyorum işte deyiverdim. Sonra oturup düşündüm. Aslında o bardaklara sahip olduğum zamanlar, onlarla pek içmezdim çayı. Daha çok Paşabahçe malı, zor kırılan, irice bir armudu hatırlatan bardakları severdim. Hatta birkaç tane ince belli kırmızı kuşaklı çay bardaklarından kırdığım da oldu. Diğerlerinden de kırdım ama şimdi en çok onlara üzülüyorum.
İnce belli kırmızı kuşaklı çay bardağı arıyorum şimdilerde, yitip giden çocukluğum gibi, yitip giden zaman gibi.
Okur Görüşlerine Açık Sayfa