Alfabe Değişir Anlamlar Karışır
Bu harf farklılıklarıyla, konuşmada sağlanan ayrılık, yazı diliyle de pekiştirildi.
Bu harf farklılıklarıyla, konuşmada sağlanan ayrılık, yazı diliyle de pekiştirildi.
İkinci Dünya Savaşı, Alman-Sovyet cephesinde, Türk’ün Türk’e kırdırıldığı hileli bir savaştı. Sözde, Almanlarla Ruslar savaşıyordu ama cepheye sürülenler Türklerdi.
Geçen yüzyılı, her boya özel Kiril alfabesiyle geçiren Türkler, bu kez de her boya özel Latin alfabeleriyle yakınlaşma umutlarını bir başka bahara bıraktı.
Koca Ali yine cevap vermedi. Acı acı gülümsedi. Kızardı. Sonra birden sarardı. Hızla döndü. Bilediği satırların en büyüğünü kaptı. Sıvalı kolunu yüksek kıyma kütüğünün üstüne koydu. Kaldırdığı ağır satırı öyle bir indirdi ki…
Soğuk havada ocakta demlenen çayın leziz tadı nasıl ki damaklarda tat bırakıyorsa, Bir çay içiminde Türkmenistan da benim ruhumda öyle iz bıraktı.
Dünya televizyon ve radyoları bir kısa haber geçti, alt yazı ile: “Yoğun izdihamda Kâbe’de bir hacı adayı ezilerek öldü…” Batılı seyirciler, dinleyiciler içten içe güldü.
Aşkabat sokaklarının güler yüzlü seyyar dövizcileri hiç yanlış iş yapmazlar.
Kimdir, necidir, kimse bilmez onları. Giydikleri kıyafetler birbirine benzediğinden ayırt etmek mümkün olmaz birini diğerinden.
Yazar, farklı kültürel unsurlar üzerinden karşılaştırmalar yaparak izlenimlerini somutlaştırıyor ve yer yer okuyucuyu tarihin derinliklerine daldırıp çıkartıyor.