Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü
Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü, Azerbaycan Türk yazınının Elçin adıyla bilinen yazarı Elçin Efendiyev’in, on üç öykü içeren betiğidir. Tiren Picasso La Tour, On Yıl Sonra, Baladaş’ın İlk Aşkı, Çardak, Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü, Bülbülün Nağılı, Baladaş’ın Düğün Hamamı, Ayakkabı, Hotel Bristol, Hüngürtü, Grilik İçinde İki Kişi, Paris’te Trafik Kazası adlı öykülerin yanısıra, betiği Türkiye Türkçesine aktaran Yusuf Gedikli’nin yazar ve Azerbaycan Türk yazını hakkında verdiği bilgileri içeren yapıt, 1994 yılında Ötüken yayınları arsında okurla buluşturulmuş.
ŞUŞA DAĞLARINI DUMAN BÜRÜDÜ'den...
Müslüm, gurubuyla acele tatilevinin bahçesine girip meydana çıktı. Demin Doppa Dadaş’ın oturduğu taburede oturup klarneti kabından çıkardı. Hemen toparladı ve toparlamasıyla da Tormoz Hüseyin havası tatilevinin bahçesine yayıldı. Müslüm’ün klarneti gâh ince, gâh alın çaldı, gâh yükseldi, gâh alçaldı ve Müslüm’ün iki tarafında ayakta duran zurnacı Anuşava’nın zurnası, nağaracı Melik’in nağarası klarnete güç kattı ve göğsü nişan ve madalyalarla dolu Safure hanım yine kendini tutamayıp meydana çıktı, kıvıra kıvıra oynamaya başladı.
Güneş yavaş yavaş batıyordu, yıldızlar da yavaş yavaş görünüyordu ve böyle açık havalarda Şuşa tatilevinden görünen Molla Nasrettin yolunun dönemeçlerinde arabaların ışıkları yavaş yavaş yanmaya başlıyordu. Böyle açık havalarda Şuşa her taraftan yıldızlarla çevreleniyordu. Gökteki yıldızlarla ve aşağıdaki Hankendi’nde, Müheter köyünde, Şüşü köyünde, keşiş köyünde yanan ışıklarla çevreleniyordu. Böyle açık havalarda Şuşa tatilevinde insanla gök arasındaki, insanla dağlar arasındaki mesafe yok olup gidiyordu ve Her tarafı bir genişlik bürüyordu.
“-Gidip biraz şarap içelim.”
“-Şarap mı içelim?” İskender Abışoğlu hayretle Cavanşir’e baktı.
“-Evet, gidip biraz şarap içelim, ekşi şarap.” Cavanşir, İskender Abışoğlu’nun koluna girdi: “Gidelim.”
Cavanşir’in teklifi İskender Abışoğlu için çok beklenmedikdi ve İskender Abışoğlu önce bu teklifi kabul mü, yoksa red mi etmesi gerektiğini bilemedi, sonra:
“-Bir bardak ekşi şarap içebiliriz” dedi. “Profesör Gerasimov diyor ki. Her gün bir bardak ekşi şarap içmek lazımdır. Profesör Gerasimov diyor ki…”
“-Doğru diyor Profesör Gerasimov. Gidelim.”
“-Dur gidip formamı çıkarayım.”
Cavanşir şaşkınlıkla İskender abışoğlu’na baktı, sanki üzerindeki formayı hiç çıkarmayacakmış gibi bir duyguya kapıldı.
“-Bekliyorum.”
İskender Abışoğlu formasını çıkarmak için içeri girdi.
Safure hanım kıvıra kıvıra pes edinceye kadar oynadıktan sonra, Müslüm Tormoz Hüseyin ezgisini çalıp bitirdi ve klarneti söküp alelacele kutuya koydu. Bu akşam Pazar komiseri Fethi’nin oğlunun doğum günüydü. Müslüm gurubuyla Fethigile gitmek için acele ediyordu. Sadık hoca meydanın ortasına çıkıp yüksek sesle:
“-İyi geceler aziz yoldaşlar!” dedi. “Size güzel bir Şuşa gecesi arzuluyorum.”
Sonra Sadık hoca bu sözleri Rus dilinde söyledi ve meydana toplanan kişiler birer ikişer dağılmaya başladı.
s.165
Okur Görüşlerine Açık Sayfa