Farklı Bir Lider: Türkmenbaşı
Ana akım medya diye adlandırılan basın yayın organları, güç odaklarının denetimleri ve yönlendirmeleriyle hareket eder hale geldiğinden beri doğru habere ulaşmak neredeyse imkânsız hale geldi. Yönetim erkinin gücüyle beyazı siyah, siyahı beyaz gösterme, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi maalesef Türkiye’deki ana akım medyanın da açmazlarından birisi oldu. Oysa bilinen bir gerçek var ki, basın ve yayının bağımsızlığı oranında bireylerin ve toplumların doğru bilgiye ulaşmaları sağlanabilir.
Son dönemlerde yaygınlaşan sosyal medya ile toplumları istenilen istikamete yönlendirme ve tek elden bilgilendirme baskısı bir nebze olsun kırılmaya başlandı. Ama iki binli yılların başında işler böyle değil, eskisi gibi devam ediyordu.
Gazete ve televizyon sahipleri aynı zamanda iktidar güçleriyle birlikte iş yapmak zorunda olduklarından, kendi çıkarları ve siyasi iktidar çıkarlarını gözeten bir denge ile bilgi yayıyorlar, haber veriyorlardı. Aynı zamanda ticari bir iş olan yayıncılık faaliyetlerinin sekteye uğratılmaması için zaman zaman, egemen gücün hoşuna gidecek yönlendirmeleri yapmaktan geri durmuyorlardı.
Türkmenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı döneminde, Türkiye medyası, bu çıkarcı haberciliğin en kötü örneklerini vermişti. Örneğin, AB ye girmek için Rumlara taviz üzerine taviz veren iktidara şirin görünmek için aynı coğrafyada yaşamaktan öte bir bağımızın olmadığı Yunanlılarla ilgili, ilgi uyandıran, dostluk ve kardeşlik vurgularının yapıldığı haberler gırla giderken, Türkmenistan’la ilgili uzayda bir yermiş ve Kara Yıldırım de uzaylı yaratıklarmış gibi bilgiler servis ediliyordu. Çünkü o sıralarda, ana akım medya patronları enerji işiyle de iştigal ediyorlardı ve iktidar sahiplerine yakın odaklarla işbirliği içinde hareket etmeyi bir zorunluluk olarak görüyorlardı.
Türkiye’nin 120 ABD doları gibi yüksek rakamlarla Rusya’dan gaz almasını eleştiren ve daha düşük fiyatlarla Türkmen gazının Türkiye’ye, oradan da dünya pazarına çıkarılmasını isteyen Türkmenbaşı ile Türkiye hükümetinin pek anlaşamadığı bilgileri kapı arkalarında dolaşıyordu.
İş o dereceye ulaşmıştı ki, gaz fiyatını iyice indiren Türkmenbaşı’nın, kendisini Türkiye’den ziyarete gelen siyasilere olan güvensizliğini yüzlerine karşı söyleyerek, samimiyseniz siz hattı açın ben gazı bedava vereceğim dediği bile konuşuluyordu. Gaz ve petrol işini tekellerine alan uluslararası şirketlerin güdümüyle hareket eden yerli uşaklar doğal olarak bu duruma karşı çıkıyorlardı. İşte bu dönemde ardı ardına Türkmenbaşı haberleri çıkmaya başladı, Türkiye medyasında.
Sigara içilmesini yasaklamasından, nüfusu artırmak için Türkiye’den yirmi üç milyon Türk istemesine, ay adlarını değiştirmesinden, yurt dışına gelin gidecek Türkmen kızları için başlık parası istemesine kadar pek çok haber, aslından uzaklaşılarak ve yönlendirilerek verilmeye başlandı.
Oysa medeni dünyanın uyguladığı ve Türkiye’de ancak 19 Temmuz 2009 yılında başlatılabilen sigara içme yasağı uygulamasını Türkmenbaşı, ülkesinde yıllar öncesinden başlatmıştı.
Evlilik vaadiyle kandırılıp, ülke dışına çıkarılan ve kötü yola sürüklenen Türkmen kızlarının mafyanın tuzağına düşmesini önlemek için aldığı tedbirler, Türkmenbaşı 50.000 ABD Doları başlık istiyor diye haber yapılmıştı.
Türkiye’de buna benzer pek çok uydurma haberin yayınlandığı zamanlarda Türkmenistan’da Anadolu Ajansı temsilcisi olarak görev yapan Osman Mahdum, bambaşka bir Türkmenbaşı görüntüsüne tanıklık etmiş. Farklı Bir Lider Türkmenbaşı adlı kitapta, bize gösterilmek istenen hayali davranışların ve haberlerin gerçek halinin ne olduğu, samimi bir yürekten çıktığını belli eden cümlelerle anlatılmış.
Osman Mahdum, yedi yıl boyunca gazeteci olarak izlediği Türkmenbaşı’nın, Türkiye’de doğru tanınması gerektiğine inanmış. Ülkesi Türkmenistan ve Türkiye için yaptığı hizmetlerin içtenliğinin kavranması için Türkmenbaşı hakkında uydurulanların yerine, doğrusunun ne olduğunu anlatmış.
Yazar ve gazeteci Osman Mahdum’un, İyi bir fotoğraf sanatçısı olduğunu da belli eden, Türkmenbaşı’na ve Türkmenlere ait birbirinden güzel resim karelerine, kitabın son sayfalarında siyah beyaz olarak yer verilmiş.
Farklı Bir Lider Türkmenbaşı kitabının arka kapak sunumunda içeriğiyle ilgili şu ipuçlarına yer verilmiş: “Elinizdeki kitapta gerek Türkiye gerekse Dünya basınında günlerce yer alan Türkmenbaşı’nın eylemlerinin nasıl çarpıtıldığına tanık olacaksınız. Türkmenbaşı, renkli kişiliğiyle özellikle yabancı basın organlarını çok meşgul eden birisiydi. Yapmış olduğu icraatları, yapmış olduğu devrimleri ve inkılâpları yadırgayan yabancı basın mensupları, daima kendilerine göre yorum yaparak yanlı haber yapmaya çalıştılar… Türkmenbaşı, buz pistinin temelini atarken Türkmen dilinde “Buz Sarayı” yani buz pistini kast etmişti. Oysa bazı gazeteciler, Türkmenbaşı, 60 derece sıcaklığın altında buzdan saray yaptırıyor diyerek spekülatif haberciliklerini konuşturdular.”
Yedi yıl gibi uzunca bir süre hem haber muhabiri hem de foto muhabiri sıfatıyla Türkmenbaşı’nın yerli ve yabancı tüm konuklarının ağırlanmasına, onların Türkmenbaşı ile ilişkilerine yakından tanıklık eden yazarın seçtiği konular arasında, harf devriminden, genel affa, demiryolu ve fabrika açılışından, sanatçılara verilen ödüle kadar farklı başlıklara rastlamak mümkün.
Oktyabır, Fevral, Mart, Aprel… diye söylenen ay isimlerini Türkçeleştirdi diye eleştirilen Türkmenbaşı’nın değiştirdiği yeni ay isimleri birbirinden ilginç ve güzel bence. Mart ayına Nevruz demiş; Hazirana Oğuz, Temmuza Korkutata ve Ağustosa Alparslan adını vermiş. Ne kadar yerinde, bilinçli ve kimlikli bir seçim…
Türkiye’de, Türkmenbaşı’nın sıra dışı görüşleri ve uygulamaları tarihi geçmişi ve kültür birikimi olmayan, muhakeme yeteneğini yitirmiş Közkamanlar tarafından derhal acımasızca eleştirilmiş, alay konusu haline getirilmişti. Türkmenistan’da Sovyet zamanında yok olmaya yüz tutmuş milli kimliğin yeniden yeşermesi için attığı adımlardan biri olan ay adlarını değiştirilmesi bile tepkilere neden olmuştu. Elbette bir geçiş döneminden ve etrafındaki kişilerin zaman zaman yanlış yönlendirmesinden kaynaklanan hatalar oluyordu. Ama sekizinci aya August yerine Alparslan denmesi bir Türk’ü niye rahatsız ederdi ki?
Kitapta yazılanlarla, o dönemlerdeki Türkiye basınında yer alan Türkmenistan ve Türkmenbaşı haberleri yan yana konulduğunda, yazar tarafından buzdağının sadece görünen kısmına şöyle bir değinildiği izlenimi uyanıyor.
Yazar Osman Mahdum, Türkmenistan ve Türkiye’ye karşı duyduğu sorumluluk hisleriyle olsa gerek asıl yazılacakların vaktinin gelmediğini düşünmüş olabilir. Ama öyle görünüyor ki ilerleyen zamanlarda çok daha ilginç bilgilerin yer alacağı yeni bir Türkmenbaşı ve Türkmenistan kitabı okuyucunun ilgisine sunulabilir. Böylece hem Türkiye’de, hem de Türkmenistan’da, bağımsızlıkla birlikte başlayan yeniden bir araya gelme sürecinde, ilişkilerin kendi seyrinde akmasına tıkaç olanların maskeleri düşürülerek her iki ülkenin tek milletine ilan edilebilir.
Okur Görüşlerine Açık Sayfa