Preloader image
İÇİNDEKİLER
Title Image

Kızımın Gören Gözü Olsun

“Vardığın her yere vatanım mı dedin?”

Kızımın Gören Gözü Olsun

Yazar, Prof. Dr. Ayşe Filiz Avşar, batı kültürünün hâkim olduğu Avrupa ve Kanada; Osmanlının geride bıraktıkları Türk ve Müslüman coğrafyası; batının sömürmek için hiçbir fırsatı kaçırmadığı Afganistan, Irak ve Sudan üzerinden bir sınıflandırma yaparak okuyucuya sunuyor, gezdiği yerleri.

 

Ayşe Filiz Avşar, az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş; okyanuslar geçmiş yüce dağlar aşmış. Geriye dönüp baktığında “Bir Arpa Boyu Yol” gitmiş. Tabi yolun ölçüsü göreceli; bir arpa tanesinin uygun toprağa ekildiğinde ve emek harcandığında bire kırk verebileceğini okuyucularına göstermiş bu gezi ve anılarını paylaştığı kitabıyla.

 

Doktor kökenli bir yazar, Ayşe Filiz Avşar. Kendisi “ben ne şairim ne yazar” diyor ama bir yazar mahirliği ile tarifliyor, gezdiği dünyaları. Sanki annesi: “kızımın gören gözü, işleyen eli olsun” demiş, ninnilerin arasındaki dualarında. Kızı doktor olmuş; işleyen becerikli elleriyle canlara şifa dağıtmış. Onun ötesinde, insanı gören gözü ile oluşturmuş, duruşunu ve ardından yazılarını. Nihayetinde, kitapta yer alan birbirinden güzel karam kalem resimleriyle taçlandırmış emeğini.

 

Yazma isteğinin ne mesleğe, ne özel bir eğitime, ne ekonomik duruma, ne de bir sınıfa ait olmadığını gösteriyor, Bir Arpa Boyu Yol kitabı.

 

Kitap, televizyonlardan gördüklerimizle doldurduğumuz belleğimizde değişiklere yol açacak farklı deneyimleri anlatıyor. Yazar, çoğunlukla yardımlaşma programları ve mesleki kongrelere katılmak amacıyla yurtdışında bulunmuş. Başka ülkelerin insanlarının yaşayış biçimleri, şehircilik anlayışları, dinin mimariye yansımalarını incelemiş ve bizlerle paylaşmış. Etnik ve coğrafi yapıları hakkında ilgi çekici bilgiler sunmuş okurlarına. Türkiye sınırları dışında bulunan soydaşlarımızın özelinde, Türk kültürünün yok oluşunu fark etmiş.

 

Dünyada Türk nüfusunun varlığını sürdürebilmesi, ayaklarının yere sağlam basması için çözüm getiren bir tarz geliştirmiş, kitabında. Yazıların özünde sorunları söyleyip geçen değil “Ne yapabilirim?” diyen bir Türk aydını buluyoruz. Yazar ayrıca, birçok ülkenin karşılaştığı kötü durumların da nedenlerini araştırıyor. Olumsuzlukları düzeltmeye yönelik öneriler sunan bir yaklaşım sergiliyor. Okurla hissettiklerini paylaşarak, gidilmesi gereken ülkeleri salık veriyor. Bu özellikleri Bir Arpa Boyu Yol’u diğer gezi kitaplarından ayırıyor.

 

Ayşe Filiz Avşar, Kanada’dan Makedonya’ya, Afganistan’dan Moldovya’ya, gezdiği ve gördüğü ve gönüllü-görevli çalıştığı ülkelerde; şehirleri, insanları, görüp geçmemiş, geçip gitmemiş. Bir yabancı değil, yâren olmuş gördüğü ülkelerde, dokunduğu kardeşlerimize. Yazarın gözlem gücü ve tek başına bir insanın, yardıma gönüllü birkaç kişinin, yapabilecekleri hakkında fikir vermesi bile, bu kitabı okunmaya değer kılıyor.

 

Vardığın her yere vatanım mı dedin?

 

Makedonya bölümünde, Ohri’yi betimleyişi, duygu değişimlerini, özellikle bir anda neşeden hüzne geçişi hissettiren üslûbu, okuyanı derinden etkileyecek nitelikte; yeniden ve yeniden okuma isteği uyandırıyor insanda.

 

Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’nda aldığı notları okuruyla paylaşarak, yapılan etkinliklerin çerçevesi hakkında fikir veriyor. Kurultay katılımcılarının çeşitli devletlerden gelmelerine rağmen yabancılık çekmediklerinin altını çiziyor. Kendi kültürünü yaşamak için mücadele veren dünya Türklerinin ruh dünyasını, üflenen bir Kuray’dan çıkan ezgiler üzerinden anlatabiliyor: “…Ağıt mı? Hayır. Hüzün mü? Evet. Ama gelecekten ümidini kaybetmemiş nağmeler… Ne sevinç ne ağıt… Yalnızca Türk’ün geçmişten günümüze uzanan vakur, şanlı, ama hüzünlü hayatının rüzgâra karışmış çığlığı…”

 

Ayşe Filiz Avşar, kitabında bir konuya daha dikkat çekiyor: “Türk Dünyası Gençlik Kurultay’ının dünyada bir benzeri yok. Ne İngiliz, ne İspanyol Gençleri Dünya kurultayı gibi bir yapı henüz yok” diyor ve ekliyor: “Kırk ülkeden gelen delegeler ve on milyon kilometre karelik bir coğrafya ile dünya adeta Türk Dünyası haline geliyor.” Bu da okurun kafasına “Dünyada bu kadar çok uzaklara gidip de, her gittiği yeri kendine vatan bilmiş, yurt tutmuş bir halk daha var mı?” sorusunu getiriyor.

 

Gagauzya’da ceviz ağaçlarına, Kabil’de bir kilime bakarken; Prizren’de bir tekkeyi, Gürcistan’da bir kaleyi ziyaret ederken; Sudan’da bir hastane de, güzel gözlü insanları tedavi ederken Ayşe Filiz Avşar’ın içten anlatıları, okura şunu düşündürtüyor: Vardığın her yere vatanım mı dedin? Evet, sömürmek için giden bazı milletlerin, sömürge ülkelerini hiçbir zaman vatanları olarak görmedikleri gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda Ayşe Filiz Avşar’ın, vardığı her yere vatanım dediği, herkesi kendisinden bir parça gibi gördüğü çok açık.

 

Ayşe Filiz Avşar, Azerbaycanlı ünlü şair ve yazar Bahtiyar Vahapzade ile yaptığı sohbetten aklında kalan “Gürcüler ve Ermeniler biz Türklerden daha çok özüne bağlıdır. Ermenistan’ı hiç görmemiş Ermeniler bile hep Ermenice konuşur, çocuğuna Ermeni kültürü verir. Ancak bizimkiler beş yıl Moskova’da kaldıktan sonra Türklüğünü unutmaktadır” cümlesini bizlerle paylaşıyor.

 

Bu sözler okurun aklına “Neden Azerbaycan’da da, Türkiye’de de benzer durumlar yaşanıyor? Sadece kültür emperyalizmine yenik düşmenin sonucu mu? ” sorusunu getirmekle kalmıyor, okuyucuları “Yoksa?” diye başlayan; “Türkler; kültür kaynaklarının hiç bitmeyeceği, sonsuz bir kaynaktan hep akacağı güvenci içerisinde; kendi kültürlerinden vazgeçmekten korkmuyorlar mı? Nasıl olsa geride bizden birileri kültürümüze sahip diye mi düşünüyorlar? Oysa geride kalan da kaybediş içerisinde değil mi? Bir başka kültürün mensubu belki nüfusça az olduğu için kültürünü ve dilini korumada daha katı iken; Türkler – Biz büyük milletiz- duygusunun verdiği güvenle daha bir hovarda tutum mu sergiliyorlar?” gibi pek çok soruya cevap aramaya yönlendiriliyor.

 

Son söz olarak, toplumların yüzlerce yıl sonunda bu dünyada bıraktıkları maddi eserleri, ve bu eserlerin manevi etkilerini ele alan, insanların ortak acılarını ve sevinçlerini gezi yazıları üzerinden ustaca aktaran bir kitap, Bir arpa Boyu Yol.

Süreyya Çetin

sureyya.cetin@edekitap.com
Okur Görüşlerine Açık Sayfa

Yorumlayınız